16 Eylül 2012 Pazar

Barok tarzı: Geçmişe yolculuk

Rönesans, barok, saray tarzı... Gerçek bir moda şovuna hazır mısınız?


Desenler benim için vazgeçilmez... Düz ve sade renk herhangi bir kıyafetin kullanışlılığının aksine desenli modeller bir kere giyilir, akılda kalır, dolaplara kaldırılır... Bir imza niteliğindedir, sanat eseri gibidir... Bu sene moda sanat ile elele... Her yerde karşımızda ağır, oryantalist desenler, altın varaklar çıkıyor... Kullanışlılığı tartışılır, ama dolaplarımıza birkaç parça eklemeli =) Adresimiz ise tabii ki H&M ve Zara... Gelin sezonun favorilerini inceleyelim...


15 Eylül 2012 Cumartesi

Blair: Üzgünüm, Alexandre Birman'larım kutsaldır!



Bu cümle ile yeni bir çılgınlık başladı... Türkiye'de ise yeni yeni fark edilen bir marka...

Ben de bu seneki favori dolgu topuklu ayakkabımı bulduğumda Alexandre Birman ile tanışmış oldum... Dolgu topuk bir bayanın olmazsa olmazıdır... Özellikle yaz aylarında Türkbükü, Alaçatı gibi yürümesi zor olan yerlerde bir numaralı kurtarıcımız olurlar... Spor şık olmak istediğimizde elimizin ilk uzandığı modellerdir...

Son derece rahat, renk olarak kullanışlı ve model olarak çok estetik bir duruşu var... Aşağıdaki fotoğraflar biraz koyu ama ayakta da alışılagelmiş dolgu topuk kabalığından çok uzakta, kibar durduğunu göreceksiniz... Ayakkabılarımdan aldığım keyifle Alexandre Birman 2013 koleksiyonuna bir göz gezdirdim ve yine inanılmaz modeller keşfettim... Alexandre Birman’larda yılan derisinin öne çıktığını göreceksiniz, genel koleksiyon için www.alexandrebirman.com.br adresini incelemenizi tavsiye ederim.

Yeni sezon modellerini yakından incelemek istiyorsanız adresiniz Beymen.

Peki bu markanın bir  numaralı takipçisi kim? Gossip Girl’ümüzün Blair’i tabiki de... 3.  Sezonun 8. Bölümünde markayı söylemesinin markanın gelişimine büyük katkısı olduğu söyleniyor... Resimlerden de göreceğiniz gibi kendisi markanın sadık kullanıcısı haline gelmiş... Markayı ilk keşfedenlerden olarak dolabının vazgeçilmez parçaları haline getirmiş... Haklı da :)


Bu markayı bir kenara yazın, çünkü Louboutin’lerden sıkıldığımız şu günlerde yeni bir rüzgar esmeye başlıyor... Yakında herkesin ayağında görmeye başlayacağız benden söylemesi...

10 Eylül 2012 Pazartesi

L'OFFICIEL TÜRKİYE'de

Ipad çıktı mertlik bozuldu biliyorum ama benim için dergi okumanın keyfi her zaman bir başka. Her bir sayfayı çevirdiğinizde yeni bir dünyaya açılıyor, kimi zaman o dünyaların içinde kaybolup gidiyoruz... Sayfanın kokusu, kağıdın dokusu bile benim için özel, dergiyi ilk ambalajından çıkarttığınızda reklam dolu ilk 20 sayfaya bile bakmak benim için keyif... 2010 yılında Vogue’un ülkemize adımını atmasıyla Türk insanının modaya bakışı değişti, daha da bilinçlendiler ve modanın büyüsüne kapıldığımızı fark ettik... Ve evet şimdi hazırız... Hoşgeldin L’OFFICIEL... Bu sefer sana çok iyi bakacağız...

Daha önceden Kasım 2000 tarihinde Doğuş Grubu tarafından Türkiye’de yayınlanan dergi ülkemizden çekilmişti... Modaya bakışın çok daha farklı olduğu günümüzde L’OFFICIEL dünyadaki başarısını burada da sürdürmek için tekrardan merhaba dedi bu ay... Eylül her zaman yeni başlangıçlar için ideal bir zamandır değil mi?

Peki bu sayıda neler var, neleri beğendik?
Moda dergileri genel olarak görsellerden kombinlerden oluşur, fakat L’OFFICIEL bizlere moda ile bağlantılı hikayeler sunuyor. Normalde dergi okuma hızımın 30 dk. (fön çektirme süresi) olduğunu ve L’OFFICIEL’i 3 günde bitirdiğimi söylersem derginin içeriğinin ne kadar zengin olduğunu tahmin edebilirsiniz diye düşünüyorum...

Bayıldığım bölüm BU AY bölümü... Özellikle Marc Sanatın Peşinde, Global Gezginin Alışveriş Takvimi, Chanel’in yeni parfümü Coco Noir’ın hikayesinin anlatıldığı Venedik Kurtarıcı Şehir, Büyük Sır – Fifty Shades of Grey ve Moda Sergilendiğinde konularını bir kenara not edin çünkü ben hepsini altını çize çize okudum...

 
 
Moda, güzellik ve aksesuar konusunda oldukça doyurucu... Tüm sezon trendlerini takip edebileceğimiz bir rehber niteliğinde olmuş çok başarılı! Zaten derginin Türkiye’de olmak istediği konum şöyle açıklanmış: “L’OFFICIEL, lüksü sadece ulaşılması gereken bir hayal değil, günlük yaşamın bir parçası olarak yorumlayacak. Gerçek hayatın içinde yerini bulan modayı samimi bir dil ve sofistike bir görsellikle sunacak ...” Biz de günlük hayatta böyle değil miyiz? Hangimiz podyumdan fırlamış gibi dışarı çıkıyoruz ki? Gap kotun üzerine H&M kazak ve üzerine marka bir çanta ya da ayakkabı kombini ile  bizden havalısı yok biliyoruz =) Ve artık L’OFFICIEL de ay başlarında başucumuzda yerini alacak... Şimdiden ekim ayındaki BU AY konularını çok merak ediyorum...


Tekrardan hoşgeldin L’OFFICIEL!

3 Eylül 2012 Pazartesi

We Are Handsome!



Bu yazın vazgeçilmezi mayolar oldu! Ve birçok mayo markasının ardından gönlümüze taht kuran marka We Are Handsome oldu… Önce Rihanna mayosu olarak dikkatimizi çekti, bu ne böyle koskocaman hayvanı koymuşlar dedik sonra da pek bir sevdik =) Diane Kruger da giydi “Yok yok Rihanna daha güzel taşıyor” derken ülkemizin ikoncanı yaz aylarının vazgeçilmez haber kaynağı Eda Taşpınar da “We Are Handsome!” dedi… Baktık bu mayolar pek bir dikkat çekiyor hemen biz de edinelim birer adet dedik, araştırmalarımız sonucunda da Beymen’de bulunduğunu öğrendik…

Peki nereden ve neden çıkmış ki bu marka?
Doğanın büyüleyici mucizelerini sanatla ve modayla bütünleştirmek arzusuyla 2009 yılında yola çıkılmış. Kendisi bir Avustralyalı. En canlı çiçeklerden derin okyanuslara, sevimli bir köpekten ürkütücü bir ayıya ya da bulutlara uzanan doğanın her anını bu mayolarda görebiliyorsunuz… Aslında sadece mayoları da yok, bikiniler, plaj elbiseleri, taytlar da koleksiyonun ruhunu taşıyan diğer parçalar olarak karşımıza çıkıyor.

Biz bayıldık. Eda Taşpınar’ın ve Çağla Şıkel’in de bayıldığı gibi… Kullanımı çok rahat, sadece güzel taşıyabilmek için önceden bronzlaşmış olmak gerekiyor ki amele yanıklarına maruz kalmayalım =)

Fiyatlara gelince: Mayolar 625, bikiniler 565 TL… bu fiyata 6 tane mayo alırım ben dediğinizi duyar gibiyiz… Güzel bir haber var ki şu an www.beymen.com adresinden We Are Handsome ürünlerine % 70 indirim ile ulaşabilirsiniz! Birçoğunun bedeni kalmamış ama şansınızı bir deneyin derim ben… Ben bir tane aldım bile =)

2 Eylül 2012 Pazar

Eyeliner'sız hayat mı? Asla !


Eğer sizde benim gibi gözünüzde birşeyler olmadığında farklı biri gibi, hatta soluk gözüküyorsanız ve eyeliner mucizesine şükrediyorsanız bu post size!

Herkes şu evreden geçmiştir heralde... Önce lisede gözümüzün içine kalem çekerdik müdür yardımcısı ve öğretmenlere yakalanmamak için... Sonra mezun olduk gözümüzün altına taşıra taşıra sürmeye başladık... Baktık far falan bize göre değil gözümüzün üstüne de kalem uyguladık... Ve en sonunda eyeliner ile tanıştık... Belki ilk zamanlarda yamuk yumuk çektik, bir gözümüz daha kalın diğeri daha ince ve hatta biri daha uzun biri daha kısa oldu... Çoğu zaman sağ gözümüze yaptığımız mükemmel efektin aynısını diğer gözde de yaratmak için saatlerce uğraştık... İşte benim için eyeliner ile tanıştığım sene 2007 idi...

İlk eyeliner’ım da şu anda da vazgeçilmezim olan YSL L’EYELINER NOIR olmuştu. En sevdiğim özelliği ince fırçası sayesinde abartıdan uzak bir görüntü yakalayabilmeniz. Dikkat etmeniz gereken tek bir nokta var ki bunu kullanmak gerçekten ustalık istiyor!

Bu konuda fazla tutucuyum snırım ki çok fazla marka denemedim. İkinci eyeliner’ım ise MAC Pen Ultimate Eye Liner. Bu eyeliner’ın favorim olmasının sebebi ise kullanım kolaylığı… Yumuşak ucuyla istediğiniz yönde hareket ettirebiliyor istediğiniz kalınlıkta uygulayabiliyorsunuz. Üstelik kısa sürede ve “genellikle” eşit şekilde iki gözünüze de uygulamış oluyorsunuz.

Henüz bu iki markadan çok çok memnun olduğum için karşıma çıkan birçok markayı denemedim bile... Bu iki markaya göz atmanızı tavsiye ederim…

30 Ağustos 2012 Perşembe

MOR.. MOR.. MOSMOR..


Heyecanla beklenen, gün sayılan, aylar aylar öncesinden tatil planları yapılan bir Yaz ı daha geride bırakıyoruz. Artık havalar da vitrinler de kendini kış a teslim etme telaşında. Okula dönüş ün de başlamasıyla ünlü markalar yeni sezon açılışlarını hızlandırdı. Yaza veda etmek istemeyenler bu vitrinleri görmek istemesede kaçınılmaz son çok yakın. Geride kalmamak için  işte bu sezonda bizi neyin beklediğine dair birkaç ipucu vermeye başlayalım…
İşte ilk ve en önemli ipucu..
Sezon ile ilgili herkesin aklındaki en önemli soru, sezonu ele geçirecek rengin hangisi olacağı . eğer tahminleriniz siyah ve kırmızı yönündeyse bu kış ıda risk almadan atlatacaklardansınız. Ama AW-12 nin kuşkusuz öne çıkan en önemli  rengi ;zenginliğin, lüksün ve asaletin simgesi mor. Yani güvenli bölgeden çıkıp birazcık risk alma vakti…işte size birkaç öneri bakalım beğenecekmisiniz???







Iddialı ve özgüvenli bayanların bu sezon  favorisi olacak olan bu renk şimdiden vitrinlerdeki en iddialı parçalar arasında yerini aldı, bir göz atın derim.

SARAR gözünü zirveye dikti !!!


Son zamanlarda hangi reklam panosuna dikkat kesilsem karşıma Sarar çıkıyor.  Erkek koleksiyonu, kadın koleksiyonu ve ev tekstil ürünleriyle adeta Sarar baktığımız  her yerde.
Anlaşılan o ki erkek modası denince akla gelen ilk isimlerden olan Sarar gözünü kadın modasının öncülerinden biri olmaya da dikmiş.
Kalite ve şıklığı benimseyen iş kadınlarının beğeniyle takip ettiği Sarar Kadın koleksiyonunda gerçekten çok şık alternatifler var. Siz de çalışma hayatınız için aynı yerlerden alışveriş yapmaktan sıkıldıysanız bir göz atın derim.İşte size Sarar Lookbookundan hem bayanlar hem de baylar için  birkaç stil alternatifi...






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...