16 Eylül 2012 Pazar

Barok tarzı: Geçmişe yolculuk

Rönesans, barok, saray tarzı... Gerçek bir moda şovuna hazır mısınız?


Desenler benim için vazgeçilmez... Düz ve sade renk herhangi bir kıyafetin kullanışlılığının aksine desenli modeller bir kere giyilir, akılda kalır, dolaplara kaldırılır... Bir imza niteliğindedir, sanat eseri gibidir... Bu sene moda sanat ile elele... Her yerde karşımızda ağır, oryantalist desenler, altın varaklar çıkıyor... Kullanışlılığı tartışılır, ama dolaplarımıza birkaç parça eklemeli =) Adresimiz ise tabii ki H&M ve Zara... Gelin sezonun favorilerini inceleyelim...


15 Eylül 2012 Cumartesi

Blair: Üzgünüm, Alexandre Birman'larım kutsaldır!



Bu cümle ile yeni bir çılgınlık başladı... Türkiye'de ise yeni yeni fark edilen bir marka...

Ben de bu seneki favori dolgu topuklu ayakkabımı bulduğumda Alexandre Birman ile tanışmış oldum... Dolgu topuk bir bayanın olmazsa olmazıdır... Özellikle yaz aylarında Türkbükü, Alaçatı gibi yürümesi zor olan yerlerde bir numaralı kurtarıcımız olurlar... Spor şık olmak istediğimizde elimizin ilk uzandığı modellerdir...

Son derece rahat, renk olarak kullanışlı ve model olarak çok estetik bir duruşu var... Aşağıdaki fotoğraflar biraz koyu ama ayakta da alışılagelmiş dolgu topuk kabalığından çok uzakta, kibar durduğunu göreceksiniz... Ayakkabılarımdan aldığım keyifle Alexandre Birman 2013 koleksiyonuna bir göz gezdirdim ve yine inanılmaz modeller keşfettim... Alexandre Birman’larda yılan derisinin öne çıktığını göreceksiniz, genel koleksiyon için www.alexandrebirman.com.br adresini incelemenizi tavsiye ederim.

Yeni sezon modellerini yakından incelemek istiyorsanız adresiniz Beymen.

Peki bu markanın bir  numaralı takipçisi kim? Gossip Girl’ümüzün Blair’i tabiki de... 3.  Sezonun 8. Bölümünde markayı söylemesinin markanın gelişimine büyük katkısı olduğu söyleniyor... Resimlerden de göreceğiniz gibi kendisi markanın sadık kullanıcısı haline gelmiş... Markayı ilk keşfedenlerden olarak dolabının vazgeçilmez parçaları haline getirmiş... Haklı da :)


Bu markayı bir kenara yazın, çünkü Louboutin’lerden sıkıldığımız şu günlerde yeni bir rüzgar esmeye başlıyor... Yakında herkesin ayağında görmeye başlayacağız benden söylemesi...

10 Eylül 2012 Pazartesi

L'OFFICIEL TÜRKİYE'de

Ipad çıktı mertlik bozuldu biliyorum ama benim için dergi okumanın keyfi her zaman bir başka. Her bir sayfayı çevirdiğinizde yeni bir dünyaya açılıyor, kimi zaman o dünyaların içinde kaybolup gidiyoruz... Sayfanın kokusu, kağıdın dokusu bile benim için özel, dergiyi ilk ambalajından çıkarttığınızda reklam dolu ilk 20 sayfaya bile bakmak benim için keyif... 2010 yılında Vogue’un ülkemize adımını atmasıyla Türk insanının modaya bakışı değişti, daha da bilinçlendiler ve modanın büyüsüne kapıldığımızı fark ettik... Ve evet şimdi hazırız... Hoşgeldin L’OFFICIEL... Bu sefer sana çok iyi bakacağız...

Daha önceden Kasım 2000 tarihinde Doğuş Grubu tarafından Türkiye’de yayınlanan dergi ülkemizden çekilmişti... Modaya bakışın çok daha farklı olduğu günümüzde L’OFFICIEL dünyadaki başarısını burada da sürdürmek için tekrardan merhaba dedi bu ay... Eylül her zaman yeni başlangıçlar için ideal bir zamandır değil mi?

Peki bu sayıda neler var, neleri beğendik?
Moda dergileri genel olarak görsellerden kombinlerden oluşur, fakat L’OFFICIEL bizlere moda ile bağlantılı hikayeler sunuyor. Normalde dergi okuma hızımın 30 dk. (fön çektirme süresi) olduğunu ve L’OFFICIEL’i 3 günde bitirdiğimi söylersem derginin içeriğinin ne kadar zengin olduğunu tahmin edebilirsiniz diye düşünüyorum...

Bayıldığım bölüm BU AY bölümü... Özellikle Marc Sanatın Peşinde, Global Gezginin Alışveriş Takvimi, Chanel’in yeni parfümü Coco Noir’ın hikayesinin anlatıldığı Venedik Kurtarıcı Şehir, Büyük Sır – Fifty Shades of Grey ve Moda Sergilendiğinde konularını bir kenara not edin çünkü ben hepsini altını çize çize okudum...

 
 
Moda, güzellik ve aksesuar konusunda oldukça doyurucu... Tüm sezon trendlerini takip edebileceğimiz bir rehber niteliğinde olmuş çok başarılı! Zaten derginin Türkiye’de olmak istediği konum şöyle açıklanmış: “L’OFFICIEL, lüksü sadece ulaşılması gereken bir hayal değil, günlük yaşamın bir parçası olarak yorumlayacak. Gerçek hayatın içinde yerini bulan modayı samimi bir dil ve sofistike bir görsellikle sunacak ...” Biz de günlük hayatta böyle değil miyiz? Hangimiz podyumdan fırlamış gibi dışarı çıkıyoruz ki? Gap kotun üzerine H&M kazak ve üzerine marka bir çanta ya da ayakkabı kombini ile  bizden havalısı yok biliyoruz =) Ve artık L’OFFICIEL de ay başlarında başucumuzda yerini alacak... Şimdiden ekim ayındaki BU AY konularını çok merak ediyorum...


Tekrardan hoşgeldin L’OFFICIEL!

3 Eylül 2012 Pazartesi

We Are Handsome!



Bu yazın vazgeçilmezi mayolar oldu! Ve birçok mayo markasının ardından gönlümüze taht kuran marka We Are Handsome oldu… Önce Rihanna mayosu olarak dikkatimizi çekti, bu ne böyle koskocaman hayvanı koymuşlar dedik sonra da pek bir sevdik =) Diane Kruger da giydi “Yok yok Rihanna daha güzel taşıyor” derken ülkemizin ikoncanı yaz aylarının vazgeçilmez haber kaynağı Eda Taşpınar da “We Are Handsome!” dedi… Baktık bu mayolar pek bir dikkat çekiyor hemen biz de edinelim birer adet dedik, araştırmalarımız sonucunda da Beymen’de bulunduğunu öğrendik…

Peki nereden ve neden çıkmış ki bu marka?
Doğanın büyüleyici mucizelerini sanatla ve modayla bütünleştirmek arzusuyla 2009 yılında yola çıkılmış. Kendisi bir Avustralyalı. En canlı çiçeklerden derin okyanuslara, sevimli bir köpekten ürkütücü bir ayıya ya da bulutlara uzanan doğanın her anını bu mayolarda görebiliyorsunuz… Aslında sadece mayoları da yok, bikiniler, plaj elbiseleri, taytlar da koleksiyonun ruhunu taşıyan diğer parçalar olarak karşımıza çıkıyor.

Biz bayıldık. Eda Taşpınar’ın ve Çağla Şıkel’in de bayıldığı gibi… Kullanımı çok rahat, sadece güzel taşıyabilmek için önceden bronzlaşmış olmak gerekiyor ki amele yanıklarına maruz kalmayalım =)

Fiyatlara gelince: Mayolar 625, bikiniler 565 TL… bu fiyata 6 tane mayo alırım ben dediğinizi duyar gibiyiz… Güzel bir haber var ki şu an www.beymen.com adresinden We Are Handsome ürünlerine % 70 indirim ile ulaşabilirsiniz! Birçoğunun bedeni kalmamış ama şansınızı bir deneyin derim ben… Ben bir tane aldım bile =)

2 Eylül 2012 Pazar

Eyeliner'sız hayat mı? Asla !


Eğer sizde benim gibi gözünüzde birşeyler olmadığında farklı biri gibi, hatta soluk gözüküyorsanız ve eyeliner mucizesine şükrediyorsanız bu post size!

Herkes şu evreden geçmiştir heralde... Önce lisede gözümüzün içine kalem çekerdik müdür yardımcısı ve öğretmenlere yakalanmamak için... Sonra mezun olduk gözümüzün altına taşıra taşıra sürmeye başladık... Baktık far falan bize göre değil gözümüzün üstüne de kalem uyguladık... Ve en sonunda eyeliner ile tanıştık... Belki ilk zamanlarda yamuk yumuk çektik, bir gözümüz daha kalın diğeri daha ince ve hatta biri daha uzun biri daha kısa oldu... Çoğu zaman sağ gözümüze yaptığımız mükemmel efektin aynısını diğer gözde de yaratmak için saatlerce uğraştık... İşte benim için eyeliner ile tanıştığım sene 2007 idi...

İlk eyeliner’ım da şu anda da vazgeçilmezim olan YSL L’EYELINER NOIR olmuştu. En sevdiğim özelliği ince fırçası sayesinde abartıdan uzak bir görüntü yakalayabilmeniz. Dikkat etmeniz gereken tek bir nokta var ki bunu kullanmak gerçekten ustalık istiyor!

Bu konuda fazla tutucuyum snırım ki çok fazla marka denemedim. İkinci eyeliner’ım ise MAC Pen Ultimate Eye Liner. Bu eyeliner’ın favorim olmasının sebebi ise kullanım kolaylığı… Yumuşak ucuyla istediğiniz yönde hareket ettirebiliyor istediğiniz kalınlıkta uygulayabiliyorsunuz. Üstelik kısa sürede ve “genellikle” eşit şekilde iki gözünüze de uygulamış oluyorsunuz.

Henüz bu iki markadan çok çok memnun olduğum için karşıma çıkan birçok markayı denemedim bile... Bu iki markaya göz atmanızı tavsiye ederim…

30 Ağustos 2012 Perşembe

MOR.. MOR.. MOSMOR..


Heyecanla beklenen, gün sayılan, aylar aylar öncesinden tatil planları yapılan bir Yaz ı daha geride bırakıyoruz. Artık havalar da vitrinler de kendini kış a teslim etme telaşında. Okula dönüş ün de başlamasıyla ünlü markalar yeni sezon açılışlarını hızlandırdı. Yaza veda etmek istemeyenler bu vitrinleri görmek istemesede kaçınılmaz son çok yakın. Geride kalmamak için  işte bu sezonda bizi neyin beklediğine dair birkaç ipucu vermeye başlayalım…
İşte ilk ve en önemli ipucu..
Sezon ile ilgili herkesin aklındaki en önemli soru, sezonu ele geçirecek rengin hangisi olacağı . eğer tahminleriniz siyah ve kırmızı yönündeyse bu kış ıda risk almadan atlatacaklardansınız. Ama AW-12 nin kuşkusuz öne çıkan en önemli  rengi ;zenginliğin, lüksün ve asaletin simgesi mor. Yani güvenli bölgeden çıkıp birazcık risk alma vakti…işte size birkaç öneri bakalım beğenecekmisiniz???







Iddialı ve özgüvenli bayanların bu sezon  favorisi olacak olan bu renk şimdiden vitrinlerdeki en iddialı parçalar arasında yerini aldı, bir göz atın derim.

SARAR gözünü zirveye dikti !!!


Son zamanlarda hangi reklam panosuna dikkat kesilsem karşıma Sarar çıkıyor.  Erkek koleksiyonu, kadın koleksiyonu ve ev tekstil ürünleriyle adeta Sarar baktığımız  her yerde.
Anlaşılan o ki erkek modası denince akla gelen ilk isimlerden olan Sarar gözünü kadın modasının öncülerinden biri olmaya da dikmiş.
Kalite ve şıklığı benimseyen iş kadınlarının beğeniyle takip ettiği Sarar Kadın koleksiyonunda gerçekten çok şık alternatifler var. Siz de çalışma hayatınız için aynı yerlerden alışveriş yapmaktan sıkıldıysanız bir göz atın derim.İşte size Sarar Lookbookundan hem bayanlar hem de baylar için  birkaç stil alternatifi...






16 Mayıs 2012 Çarşamba

Victoria Secret 2012 bikini alışverişi


Yılbaşında sevgilileri ağzı açık bir şekilde Victoria Secret defilesini izlerken hırsından en yakın abur cubur tabağına saldıranlar kimler? Abur cuburu bırakıp yeni yıl kararları arasına bir Miranda Kerr ya da Adriana Lima vücuduna sahip olmayı ekleyenler kimler? Biz biz BİZ!

Peki kararlarımızı gerçekleştirebildik mi? Hmm henüz değil =)
Ama şimdiden mayo bikini alışverişine başladık bile değil mi? Özellikle ben Mart sonunda bitirmiştim bile! En sevdiğim şey olan bikini alışverişini bu kadar kısa sürede halletmem yeni çıkacak modeller konusunda beni düşündürse de 2012 yazı için 4 bikini yeterlidir sanırım =) Sadece bir haftacık tatil yapacağımı ve geçmiş senelerde aldığım bikinileri de düşününce 7 günde kaç bikini değiştiririm bilemiyorum gerçi :S

Konumuz: Victoria Secret bikinileri...
Hala Türkiye’ye açılamadı gitti diyorum çünkü kozmetik ürünler satan mağazası beni tatmin etmiyor! Ve malesef yine yurtdışından VS getirenleri bulma avına çıkıyoruz. Önce kendim araştırdım... Kendi sitesinden sipariş vereyim diye ama ne yazıkki 75 euro sınırına takıldım. Üstelik VS sitesindeki desen desen model model bikiniler tunikler bana bakarken 75 euro bana pek imkansız geldi. Bu nedenle sıra Amerika’ya gidenlere geldi... Baktık tanıdık kimse yok en son çare bu konuda güvenilir kişilerin satış yaptığını öğrendiğim Gittigidiyor.com oldu =) Ve inanamadım ama gerçekten her şey var! Beğendiğim her modelin her bedeni...
Sadece fiyat olarak VS.com’daki fiyatının üzerinde ama ona da kargo bedeli, uğraşırsan gümrük bedeli vs ekleyince aynı kapıya geliyor...

Vee ben siparişlerimi verdim, geldiler... Tam da duyduğum gibi orjinal ve yepyeni (hiç kullanılmamış) ! Her birini özenle denedim, ne kadar zayıflamam gerektiğini belirledim ve çekmeceme özenle yerleştirdim =) Şimdi 06 Temmuz’u bekliyorlar ☺

11 Nisan 2012 Çarşamba

Yıldızların ayakkabıcısı: Salvatore Ferragamo


İş hayatına atılmamla birlikte tükürdüğümü yalamam bir oldu. Yıllarca anneme biraz daha yüksek topuklu ayakkabılar giy derken kızlarla da bebe topuk giyenleri gördükçe gülerdik... Ee topuklu ayakkabı adı üstünde topuklu olmalı...

Okul bitti, stajlar bitti, sıra geldi gerçek iş hayatına... Özellikle toplantıdan toplantıya koşturduğunuz bir işiniz varsa yandınız! yüksek topuklular sadece haftasonu giyilmek üzere kenara koyuluyor ve hummalı bir iş ayakkabısı arayışı içerisine giriyorsunuz... Daha önceden rahat babetleri ile vazgeçilmezim olan Salvatore Ferragamo’lar bu konuda bir numaralı yardımcım oldular...

Kendileri ile bu vesile ile daha da yakınlaştık ☺ Bir toplantıda pişti olmamla da ayakkabının derin hikayesini öğrendim... Salvatore Ferragamo denilince akla ilk olarak sinema ve dünyaca ünlü aktrisler geliyor... Zaten adı da "yıldızların ayakkabıcısı" olarak akıllarda yer etmiş... Bunun sebebi filmlere özel olarak tasarladığı ayakkabılar... 1950’lerde Marilyn Monroe (özel olarak 40’tan fazla çift ayakkabı yaptığı söyleniyor!), Audrey Hepburn, Sophia Loren ile başlayan yolculuk daha sonraları Madonna – Evita, Drew Barrymore – A Cindrella Story, Nicole Kidman – Australia ile devam ediyor.  Son olarak Anjelina Jolie’nin Turist filmi için tasarladığı ayakkabılar ve filmde bu ayakkabılara yapılan bol yakın çekimler ile ayakkabılar sade olmalarına rağmen gönlümüzü fethetti.

Benim favorim Vara modeli... Babeti, kapalı topuklusu, arkası açık topuklusu, her rengi, her boy topuklusu... Neden mi? Rahat, şık, klasik ve mükemmel renkleri var!

İşte bu da benim SF koleksiyonum ☺ daha yolun başında olduğumu düşünerek 5 sene sonrasını hayal bile edemiyorum =)

10 Nisan 2012 Salı

Brands for less

Her geçen gün bir yeni butik daha açıyorlar. İçinde her markadan parçalar bulmak mümkün, Moncler, Burberry montlardan tutun da Marni, Chloe, Lanvin, Herve Leger gibi markaların eşsiz parçalarına kadar herşeyi bulmak mümkün…  Herkesin aklında olan soru ise şu: bu ürünler gerçek mi? Bir kısmı evet, bir kısmı hayır =) Ama zaten bunu kendileri de söylüyorlar…

Orjinaller:Elbiseler! Her birinden neredeyse tek beden var, ve üstelik birçok modeli geçmiş sezonlardan hatırlayabilirsiniz. Hatırlamazsanız orada duran dergilerde mutlaka görüyorsunuz. Benim BFL butiklere gitme sebebim açıkçası bu elbiseler, markası da önemli değil sırf modeli beğendiğim için bile alıyorum. Geçen hafta Chloe ve Marni’den elbiseleri dolabıma kattım bile :)

Peki bu orijinal ürünler neden bu kadar uygun fiyata satılıyor? Askılardaki ürünlerin hepsi aslında defolu olduğu için satılamayacak ürünler. Ama defolu diye yıtık, sökük ürünler kafanızda canlanmasın. Ya small beden olan bir elbiseye large etiketi takılmış, ya deseninin üzerinde ufacık (ancak mikroskopla görünebilecek) bir kayma olmuş, ya da dikişinde bir sorun olmuş (ama düzeltilmiş)…. İşte bu gibi hatalar bizlere ulaşılabilir fiyata lüks markaların ürünlerini kullanma imkanı sağlıyor... (aman aman hata yapmaya devam =)

Orijinal olmayanlar:Chanel, Hermes ve Louis Vuitton gibi markaların takıları var, onlar gerçek değil ama orijinal Hermes ile ikisini yan yana koyduğumda sadece içinde yazan Hermes yazısı yoktu o kadar :)  (Aşağıdaki fotoda olması gereken oyuk oyuk yazılmış Hermes yazısını görebilirsiniz) E bunu da taktığınız zaman kimsenin görmeyeceğini düşünürseniz gönül rahatlığı ile alabilirsiniz... Bileklikleri değil de küpelerini özellikle çok beğeniyorum, markası çok çok bağırmayan hatta hiç anlaşılmayan küpelerini seve seve alıyorum =) Kolyeler ve anahtarlıklar da taklit benden söylemesi =)


Tereddütte kaldıklarım:Herve Leger, Moncler, Tory Burch babetler…  Herve Leger ve Moncler oldu mu tam olsun, ya da hiç olmasın dediklerimden. Herve’nin dikişi, duruşu hiç hoşuma gitmemişti o nedenle hiçbir zaman güvenemedim onların orjinalliğine… Bir de Moncler… Onu da Beymen ya da Harvey Nichols’dan alma taraftarıyım. Sonuçta üzerinden hiç çıkartmadığın bir parça. İçimin rahat etmesi önemli diyorsan adres belli, ama amaaann kim anlar bence de 10 numara diyorsan kırmızı en cartlak modeli bile askıda seni bekliyor =) Bir de ayakkabılar… Üzerine azıcık daha para koyarak orjinalini alabileceğinizi biliyorsunuz değil mi?

BFL butikleri ile ilgili sevgili Onda Gördüm sıkı takipte... Onun analizlerine de bakarak buradan alışveriş yapabilirsiniz :) http://ondagordum.com/tag/brands-for-less-cakma-markalar/
Benim tercihim markası öne çıkmayan, herhangi bir mağazada da görseniz almak isteyeceğiniz parçaları almanız... Marka olduğu için değil beğendiğiniz için...

Butikler nerede öğrenmek için: http://www.brandsforless.com.tr/

2 Nisan 2012 Pazartesi

Happiness is a 10 dollar tee...































Bu tshirtler bir harika! Sizlere bir yandan moda dünyasıyla dalga geçme şansı verirken, bir yandan da farklı olmanın, biraz da dikkat çekmenin yolunu açıyor…

Aslında bu tshirtler bize hiç de yabancı gelmiyor. Taksim'de pasajlarda satılan esprili tshirtlerin moda markalarına yönelik versiyonu diyebiliriz =) Ben bayıldım! Deri ceket sezonu açılmışken içinize bu tshirtleri giyip altına topuklularla güzel bir kombin yaratabilirsiniz...

Tek sorun fiyatların 10 dolar olmaması =) Harvey Nichols, Beymen, Beymen Blender, Brandroom ve www.enmoda.com adresinden bulabilirsiniz.

İşte mucizevi rimel!


Bugüne kadar o mükemmel rimeli bulamadıysanız işte yolun sonuna geldiniz! Çünkü artık o rimel bulundu, sürüldüğü anda ufacık kısacık kirpiklerinizi bile ok gibi yapan, aynı zamanda hacim veren, sizi adeta bir Türkan Şoray yapan rimel: Yves Saint Laurent Shocking Mascara!

Yıllardır birçok markayı denedim, ama hiçbirinden bundan memnun kaldığım kadar memnun kalmamıştım. Rimelin etkisini sadece ben değil, rimel sürerken ay ne kadar güzelmiş rimelin diyen bir çok arkadaşım da fark etti. Zaten şu an tüm kızlar olarak hep beraber Yves Saint Laurent Shocking Mascara kullanıyoruz!

Herkese tavsiye edilir ☺

23 Mart 2012 Cuma

Ayakkabıların neon dünyası...



Yazılarımızın çoğunda bu yaz neon renklerin moda dünyasına hakim olacağını söyleyip  durduk. Bununla ilgili  bazı stil önerileri de  verdik ama işte size Roma Casadei, Sergio Rossi ve Prada  vitrinlerinden bu yaz bizi neyin beklediğinin canlı kanıtı.
Klasik modellerin bu çılgın renklerle buluşması sizcede harika değil mi?
Bu ayakkabılarla, ayaklara bakan düşmanlar gözlerini alamayacaklar :)







Söz ayakkabılardan açılmışken; neon renklerden bağımsız olarak, Prada Roma mağazasında tasarımıyla dikkat çeken bir ayakkabıyı da ayrıca paylaşmak isterim :) 
Tek bir sezonluk bir ayakkabı olsa bile,sanatın ve modanın birleşimine gösterilebilecek en iyi örneklerden...





14 Mart 2012 Çarşamba

Beren Saat'in Cem Yılmaz - Ahu Yağtu düğününde giydiği elbise...



Cem Yılmaz ve Ahu Yağtu evlendii… Onlara mutluluklar diliyor, darısı başımıza diyoruz… Peki düğünde dikkatimizi en fazla çeken şey ne oldu dersiniz? Tabii ki de şarap rengi elbisesi ve güzelliği ile bizleri bile büyüleyen Beren Saat!

Kapıya siyah minibüs yanaşır ve içinden dünya güzeli bir çift çıkar… Biri şarkıları ile büyüdüğümüz (hatta klibinde yer alma fırsatı bulduğum) Kenan Doğulu’muz diğeri ise Aşk-ı Memnu ile gönüllerimize that kurmuş Bihter’imiz, Fatmagül’ümüz Beren Saat! Birlikteliklerini öğrenmemizin üzerinden fazla zaman geçmeden işte karşımızdalar! Hem de en güzel halleriyle ☺

Gerçi Kenan’da saçlardan dolayı bir afacanlık var ama yine de çok yakışmışlar! Gelelim Beren Saat’in Cem Yılmaz’ın düğününde giydiği elbiseye… Beren tam bir Özgür Masur hayranı, üstelik parçaları da çok güzel taşıyor. Düğün için derin yırtmaçlı, korse kıvamında, omuzlarını geniş gösteren şarap rengi bir elbise ile karşımızda! Ve gerçekten büyüleyici, hepiniz kendinizi o elbisenin içinde hayal ettiniz, bir de yanınızda Kenan olsa ☺ itiraf edin!

Peki bu görüntü bir yerden tanıdık geliyor mu diyorsunuz… Megan Fox mu Beren Saat mi? Benim oyum Megan Fox’un kırışık diz kapaklarını gördükten sonra tabii ki Beren’imize gidiyor! 10/10.

İndirimden bulduğum bir şaheser!


Ben ki indirimden sadece beyaz tshirt, gri atlet alan biriyimdir, bu sene şu son hareketimle indirimin hakkını verdiğime inanıyorum. Evet hem de martta!

Geçen sezon dergilerde, internette ve Bottega vitrininde gördüğüm anda vurulduğum tek bir ayakkabı vardı, normalde her sezon giyilebilecek klasik ve sade ayakkabılar almayı seven ben bu ayakkabıya vurulmuştum. Ve tabii ki almamıştım :) Ne şanslıyım ki beğendiğim ve alınmayacaklar listeme yazdığım bu ayakkabılarla geçen hafta Beymen’de karşılaştık! Hem de indirim bölümünde! Nasıl olduğunu sorduğumda Bottega’da sezonu geçen ürünlerin Beymen’e geçirildiğini öğrendim. Darısı knot clutchların başına diyelim ☺
%50 + %20 gibi güzel bir indirimle çok çok çokk uygun bir fiyata kocaman bir gülümsemeyle elimizde torbalarla çıktık dışarı =) hemen yaz gelsin de yazlık ayakkabılarımızı çıkartalım ve giymeye başlayalım!

Havaların güzelleşmesi ile birlikte fotoğraflarımızı ve kombinlerimizi de koymaya başlayacağız, sadece bu soğuk hava içimizi karartıyor, canımızı sıkıyor ama biz şimdiden kombinlerimizi tamamlamaya başladık bile ☺

12 Mart 2012 Pazartesi

2012 yazında tüm ayaklar loafer rahatlığına alışacak!


2012 yazına doğru hazırlıklarımızı yapmaya devam ederken bu senenin vazgeçilmezleri olan loaferlara değinmemek olmaz. Özellikle Roma’da bedava dağıtılmış gibi her birimizin elinde turuncu bir Tod’s torbasıyla gezerken bu trendi paylaşmalıyız dedik…

Tod’s mağazasına girdiğinizde şeker gibi loaferlar sizi karşılayınca ne olduğunuzu şaşırıyor, hepsini yemek istiyorsunuz. Aynı görüntü Nişantaşı Tod’s ta da mevcut. Fakat çoğu renkler tükenmiş durumda. :(
Fotoğrafını çekmeyi unutmuşuz ama tam da anlatmak istediğim görüntü şu görüntü:

Bu senenin modası şeker renkler ise ayakkabılarımızda zıtlaşıyoruz demektir. Özellikle açık pembe, yavruağzı, mint yeşili gibi renkleri kullanacağımız kombinlerimizin altına bu tonların koyuları mükemmel duracaktır. Bizler de buradan hareketle koyu pembe, turuncu renklerde tod’slarımızı aldık.  Roma sokaklarında turuncu poşetlerimizle gezindik durduk ☺

Peki Türkiye’de Tod’s ve benzeri loafer tarzı ayakkabıları nerede bulabiliriz?
Öncelikle Beymen’ler… Ama artık numaraları kalmamıştır diye düşünüyorum. Daha uygun fiyatlı olarak Tory burch 2012 koleksiyonunu incelemenizi tavsiye ederim ki bunları da yine Beymen, Harvey Nichols ve Brandroom’larda bulabilirsiniz.

Ama ki diyorsanız daha uygun fiyatlı olsun, param cebimde kalsın, hem de en trendy ben olayım… O zaman size Topshop ve Yargıcı uğramanız gereken ilk adresler…

Bu arada 2012 sezonu Tod’slarımızı Roma’dan Türkiye’ye göre yarı fiyatına aldığımızı belirtmek isterim =)

7 Mart 2012 Çarşamba

Roma'da vitrin turuna çıkalım mı?

Daha önce de söylediğimiz gibi, geçtiğimiz haftasonunu trendingtrend olarak Romadaydık. Yediğimiz içtiğimiz bizim olsun şimdi sizinle gördüklerimizi paylaşacağız.İlk olarak Roma turumuza dünyaca ünlü markaların vitrin turuyla başlayamaya ne dersiniz?





 Mila Kunis'li Dior reklamları Roma vitrinlerinde ki yerini çoktan almış bile...

 İşte iki dünya devi yanyana...

İtalyanın en güçlü markalarından Gucci ve Salvatore Ferragamo...


trendingtrend çekimleriyle bize yardımcı olan Şeyma Kaya ya teşekkürü bir borç bilir  :)

5 Mart 2012 Pazartesi

Bir Oscar hikayesi; Hollywood'un yıldızları kırmızı halıda

84. Oscar ödülleri geçtiğimiz pazar günü muhteşem bir törenle sahiplerini buldu. Ancak her törenin ardından olduğu gibi, bu geceden de akılda kalan tek şey Hollywood yıldızlarının arasındaki şıklık yarışı oldu. Kırmızı Halıda ki bu rekabette zirvede yine tahmin edilen isimler vardı. ancak bazı hayal kırıklıkları ve sürprizler yaratan ünlüler de kırmızı halıdan geçmedi dersek yalan olur. İşte size trendingtrend gözüyle Oscar 2012...


Kuşkusuz gecenin en şık isimlerinin başında  Atelier Versace elbisesi ile Angelina Jolie geliyor. Her zamanki gibi sade bir şıklığı tercih eden güzel yıldız,  bu kez bacaklarıyla gecenin en çok konuşulan ismi oldu.


Herkesin kolay kolay cesaret edemeyeceği, vücuda tamamiyle oturan ve tüm hatlarını kusursuz gösteren Zuhair Murad tasarımı elbisesiyle Jennifer Lopez o gece herkesi kendine hayran bıraktı.


Cameron Diaz da bu gece için sezonun favori renklerinden olan (hatta törenin de favori rengi) pudra rengini tercih etmiş. Gucci tasarımı olan bu elbisenın eteğindeki detaylar dışında Cameron Diaz da göze çarpan bir diğer önemli detay ise  milyon dolarlık kolyesi. Bir de bunlara Diaz ın güzelliği eklenince, gecenin en şıkları arasında yer alması kaçınılmaz oluyor.


Gwyneth Paltrow Oscar törenlerinin iddialı isimlerinden olayı seviyor. Geçen seneki Calvin Klein elbisesinden sonra bu gece ne giyeceği merakla beklenen Paltrow kol detaylarıyla öne çıkan Tom Ford elbisesiyle yine tüm dikkatleri üzerinde topladı.




Mila Jovovich, kusursuz güzelliğini Elie Saab elbisesiyle gözler önüne sermiş.





Meryl Streep Oscar ödülü alacağından emin olsa gerek. Tarzına ve yaşına çok yakışan Lanvin elbisesi ödülle ne kadar uyumlu baksanıza :)


 Canlandırdığı Marilyn Monroe rolüyle geceye aday olarak katılan Michelle Williams Louis Vuitton dan seçtiği turuncu elbisesiyle en şık olmaya da aday olduğunu gösteriyor.


Geceye katılan çoğunluğun aksine Giambattista Vall imzalı kıyafetinde  Emma Stone iddialı bir renk seçmiş.


Sandra Bullock kırmızı halının sırrını çözdü. Daha öncede sesçtiği Marchesa elbisesi ile gecenin en şıkları arasında yer alan Sandra bullock bu senede şıklığını riske atmayıp geceye Marchesa elbisesi ile katılmış.



Heidi Klum ne giyerse giysin benim favorim olduğu için onu kendi torpilimle şıklar listesine aldım. Boşanmak üzere olduğu için, dikkatleri üzerine çekmemek adına; geceye, gösterişsiz mini bir elbiseyle katılmayı tercih etmiş.







Bence gecenin en önemli elbisesi Jan Fonda'nın Vanity Fair Oscar partisinde giydiği elbise. Nedeni ise,  Dilek Hanif imzalı olması. Oyuncuların yanı sıra tasarımcıların da yarıştığı böyle bir gece de Türk imzası görmek heyecan verici.


Gecenin hayal kırıklıklarına gelirsek...


Penelope Cruz Armani imzalı tuvaletiyle gecenin sıradanları arasında yer aldı.


Natalie Portman'ın elbisesi o gece güzelliğinin ve kolyesinin ihtişamının gölgesinde mi kaldı bilinmez ama  kırmızı Dior Couture tam bir hayal kırıklığıydı.


Givenchy imzalı bu elbiseye hayal kırıklığı demek belki biraz acımasız olabilir ama Rooney Mara ve elbise tam olarak uyum sağlayamamışlar gibi. Elbisenin rengi ve Rooney'nin ten rengi belki buna neden olmuş olabilir.



Stacy Keibler ne giyerse giysin yanında George clooney gibi biri varken kötü görünmesi mümkün değil. Marchesa dan seçtiği gold elbisesi mükemmel olmasa da bu ikili kırmızı halı da kusursuz gözüküyor.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...